29 Mart 2006

güneş tutulması


bugün güneş tutuldu..bizim burda tam tutulma olmadı.. güneş hilal şeklini aldı..resimdeki gibi..

umarım bu güneş tutulması herkese olumlu güzel etkiler yayar..tüm güzellikleri ile gelir..

sevgiler..

28 Mart 2006

..."BİR BEN"...


Bir ben var..
Benden uzak..Benden çok farklı..
Yorulmuş..
Kırılmış..
Üzülmüş..
Ve hayal kırıklığına uğramış...

Bir ben var..

Beni ben yapan bir ben..

Yorgunluğunu hiçe saymış..

Üzüntüsünü içine, kimsenin göremiyeceği bir yere atmış..

Kırılmış ama kırıldığını belli etmemiş..Hiçbirşey olmamış gibi devam etmiş..

İçi ağlasa da yüzü gülmüş..Hatta yüzünden gülücüğü hiç eksik olmamış bu ben'in..

Hayattan korkusu varmış ama gücü ve hırsının yanında sönük kalmış bu korku..

Bu ben sevmiş dünyada ki her canlıyı..Rabbinin yarattığı her varlığı..

Belki bu sevgi yapmış beni ben..


Zehra...

25 Mart 2006

...ASHK...


Tam göğsünün ortasında bir yerin acıyacak...
evinin seni içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksin...
sokağa fırlayacaksın...sokaklar da dar gelecek...
tıpkı vücudunun yüreğine dar geldiği gibi...
ne denizin mavisi açacak içini, ne pırıl pırıl gökyüzü...
kendini taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksin...
birileri sana bir şeyler anlatacak durmadan...
"önemli olan sağlık."
"yaşamak güzel."
"boş ver, her şey unutulur."
sen hiçbirini duymayacaksın...
gözyaşlarından etrafı göremez hale geleceksin...
ondan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksin...
hep ondan bahsetmek isteyeceksin...
"ölüme çare bulundu" ya da "yarın kıyamet kopacakmış"
deseler başını kaldırıp "ne dedin?" diye sormayacaksın...
yalnız kalmak isteyeceksin...hem de kalabalıkların arasında kaybolmak...
ikisi de yetmeyecek...geçmişi düşüneceksin...
neredeyse dakika dakika...ama kötüleri atlayarak...
onunla geçtiğin yerlerden geçmek isteyeceksin...
gittiğin yerlere gitmek...bu sana hiç iyi gelmeyecek...
ama bile bile yapacaksın...
biri sana içindeki acıyı söküp atabileceğini söylese,kaçacaksın...
aslında kurtulmak istediğin halde, o acıyı yaşamak için direneceksin...
hayatının geri kalanını onu düşünerek geçirmek isteyeceksin...
aksini iddia edenlerden nefret edeceksin...
herkesi ona benzetip...kimseyi onun yerine koyamayacaksın...
hiçbir şey oyalamayacak seni...ilaçlara sığınacaksın...
birkaç saat kafanı bulandıran ama asla onu unutturmayan...
sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren...
bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek...
boğazın düğümlenecek, dinleyemeyeceksin...
uyumak zor, uyanmak kolay olacak...sabahı iple çekeceksin...
bazen de "hiç güneş doğmasa" diyeceksin...
ne geceler rahatlatacak seni ne gündüzler...
ölmeyi isteyip, ölemeyeceksin...
belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önüne çıkana sarılmak isteyeceksin...
nafile...
düşüncesi bile tahammül edilmez gelecek...
rüyalar göreceksin, gerçek olmasını istediğin...
her sıçrayarak uyandığında onun adını söylediğini fark edeceksin...
telefonun çalmasını bekleyeceksin...aramayacağını bile bile...
her çaldığında yüreğin ağzına gelecek...
ağlamaklı konuşacaksın arayanlarla...
yüreğin burkulacak...canın yanacak...
bir daha sevmemeye yemin edeceksin...
hayata dair hiçbir şey yapmak gelmeyecek içinden...
onun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksın...
defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğin için kendinden nefret edeceksin...
yaşadığın şehri terk etmek isteyeceksin...
onunla hiçbir anının olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek...
ama bir umut...
onunla bir gün bir yerde karşılaşma umudu...
bu umut seni gitmekten alıkoyacak...
gel gitler içinde yaşayacaksın...
buna yaşamak denirse...
razı mısın bütün bunlara...?
hazır mısın sonunda ölüp ölüp dirilmeye...?
o halde aşık olabilirsin ...

CAN DÜNDAR

24 Mart 2006

SEN...


İyi bilinen bir konuşmacı, seminerine 20 dolarlik bir banknotu göstererek basladi. 200 kisinin bulundugu odaya, bu parayi kim ister diye sordu ve eller kalkmaya basladi ve konusmaci bu parayi sizlerden birine vereceğim fakat öncelikle bazi seyler yapacagim dedi.
Parayi önce burusturdu, ve dinleyicilere hala bu parayi isteyen var mi diye sordu,eller yine havadaydi. Bu sefer, konusmaci peki bunu şöyle yaparsam dedi ve $ 20 i yere atti onun üstüne basti, ezdi, pisletti ve para simdi pis ve burusuktu, fakat eller yine havadaydi ve o parayi herkes istiyordu. Ve konusmaci şöyle dedi:
-Arkadaslarim burada çok önemli bir sey ögrendiniz, burada paraya ne yaptiysam yine de önemli degil onu yine de istiyorsunuz , çünkü benim ona yaptigim seyler onun degerini düşürmedi, o hala 20 dolar .
Hayatimizda çogu kez verdigimiz kararlar veya hayat sartlari nedeniyle hirpalanir, canimiz acitilir, yerden yere vuruluruz, kendimizi kötü hissederiz , fakat ne oldugu yada ne olacagi Önemli degil, hiçbir zaman degerimizi kaybetmeyiz, temiz yada pis, hirpalanmis yada kirilmis, bunlarin hiçbiri önemli degildir.
Seni sevenler senin ne kadar degerli olduğunu her zaman bileceklerdir, hayatimizin degeri ne yaptigimiz, veya kimi tanidigimizla degil kim oldugumuzla alakalidir.
Sen mükemmelsin, bunu asla UNUTMA!!. Her zaman elinde olanlari düşün olmayanlari degil......
alıntı..

.......

Dün gece hiç uyuyamadım..Doğal olarak sabah çok zor uyandım:( İşe gelmek istemedim..Keşke herşey farklı olsa..Mesela patronunu arayıp bugün uyuyacam gelemicem işe diyebilsek o da tabi sen uyu dinlen yarın görüşürüz dese:)) dermi acaba yoksa yok canım sen dinlen bir süre hatta mümkünse hiç gelme tamam mı canım..aslında orda canım demez de ben oraya yazıcak bişey bulamadım:)ne olur sanki deseler! hem kimse yalan söylemek zorunda kalmaz..yok hastayım yok kaza yaptım..neyse bunların hepsi hayalll:))ve ben gerçekteyim..iş'teyim..ve bir ton iş beni bekliyor...

21 Mart 2006

KELİMELERİN BİTTİĞİ AN...
















Gerçek konuşmalar..
Kelimelerin bittiği anda başlar aslında..
Gözlerin konuşur önce..
Sonra kalbin katılır buna..
Ellerin bunu belli eder..
Soğuk ve terlemişlerdir çünkü..

Ne olduğunu anlamadan nefesin kesilir..
Ritmi tutturamazsın..Boğulursun..
Ya ayakların..
Önce düşeceksin sanırsın..

Sonra ufak bir titreme der geçiştirirsin ama sarsar seni..Belli etmezsin..

Anlatmaya çalışırsın içindeki fırtınayı..
Ama anlatamazsın ki!!
Bunu anlatmaya kelimeler yetmez..
Çünkü konuşamazsın..Dilin tutulur..
Ah bir konuşsan neler söyliyeceksin ama..


Beynin durur..
Tek bir şeye odaklanmıştır artık..
Ne zaman..Nasıl..Nerede görüceğinden başka şeyleri düşünmez..
Nedir bu diye sorarsın kendine..
Nedir bu ne ne..

Ansızın geldin..
Git başımdan..
Zamanım yok.. Desende nafile..
Kaplamıştır artık seni her şekilde..

Sus!!Konuşma!!
Kelimeler yok artık..





20 Mart 2006

ÖĞRENDİM





















İnsanları ne kadar düşünürsen düşün, Onların seni o kadar düşünmediklerini öğrendim .

Her ne kadar O'nu çok düşünsen ve gitmesini istemesen de,yine gidebileceğini öğrendim.

Dilin, karşısındaki gözlere söyleyemediği sözleri parmakların kolaylıkla yazabildiğini öğrendim.

En fazla önemsediğim kişilerin, hep uzaklaştıklarını öğrendim.

İyi insan olmanın hep iyi sonuçlar getirmemekte olduğunu öğrendim.

Kalbin ne kadar kırılmış olursa olsun, Dünya'nın, senin acılarından dolayı durmayacağını öğrendim.

Ve kalbimi asıl acıtanın yine kendim olduğunu öğrendim ...

18 Mart 2006

ÇANAKKALE


ÇANAKKALE HARBİNDE TUTULAN BİR GÜNLÜKTEN

PATLAMAYAN BOMBALAR

20 Temmuz 1331 'de yevm-i Perşembe sabahleyin

İngilizlerin beyaz tayyâresi gelip Akbaş iskelesine 8 adet bomba atıp Cenâb-ı Hak tarafından hiçbir tânesi patlamadı. Her bombanın başına birer nöbetçi koyup erkân-ı harp kumandanına berây-ı mâlûmat bombalar bir vukûatsız yerden çıkarılmıştır.

5 Ağustos 1331 yevm-i Çarşamba günü sabahleyin

Alaturka saat 2'de düşmanın 3 adet tayyâresi gelip 8 adet iskeledeki vapurlara 7 adet dahi topçularla iskele yanındaki iâşe anbarı önüne bomba attılar. Hafazanallâh. Ehl-i İslâm'ı din gayret ve cesâreti ihsânıyla kazâlardan muhâfaza eden ol pâdişahlar pâdişâhı bizi ve dünyâyı ve cümle mahlûkatı yoktan var eden Rabbim Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri'ne günde dakîka ve saat bin kereler şükürler olsun! Hiçbir zerre kadar kazâ olmadığını gözlerimle gördüm.İşbu deftere kayd ediyorum ki, ey ehl-i İslâm kardeşlerimiz! Rızâ-i Hak için vatanımız ve dînimiz uğruna sıdk u sadâkatle yek-vücût olup dâima çalışmalıyız. Cenâb-ı Hakk'a her an duâ edelim; ordularımızı düşmanlar üzerine gâlib eylesin, âmîn. Muzafferiyeti Cenâb-ı Hak'tan temennî ve niyâz edelim. Ey kardeşlerimiz! Rabbim Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri'nin inâyetiyle 15 mermiden hiçbirisi ehl-i İslâm'a zarar vermedi.Ve bunu aynı zamanda işbu deftere kayd eyledim. Bu defteri kırâat eden efendiler, gerek bizzat kendiniz ve gerekse evlâtlarınız yetiştiğinde askerlikten hiç sakınmayınız. Dünyâda askerlik vazîfesi gibi lezîz bir şey yoktur. Fakat askerlik, kadrini bilene bilmeyenlere pek güç gelir. Heyhat güç gelmesin. Pek şerefli ve pek fazîletli bir meslektir. Hoca efendilere suâl ediniz; bir kimse harp zamanında düşman karşısında bir saat nöbet bekleyip vazîfesini îfâ ederse yedi kere hacc-ı şerîfe gitmiş kadar sevâba muvaffak olur.

12 Ağustos 1331 yevm-i Çarşamba

3 adet düşmanın tayyâresi sabahleyin Akbaş iskelesine 6 adet bomba [attı] biri ateş almadı, diğerleri de elhamdülillâh hiçbir ziyan vermedi. 1 adet de cephâneye bomba attılar, şükür olsun cephâneye tesâdüf etmedi.

22 Ağustos 1331 yevm-i Cumartesi saat 3'te

Dış denizden düşmanın donanması 22 adet mermi endaht edip Akbaş iskelesine ve civarlarında bulunan demirhane ve tayyâre topçularının ve cephane kollarının yanlarına yakın mermiler düştü ise de hikmet-i lillâh hiçbir kazâ zuhur etmediği [vesilesiyle] Cenâb-ı Lem-yezel Hazretleri'ne şükürler olsun.

ÇANAKKALE HARBİ'NDE SAVAŞAN ASKERİN RÛH HÂLİ

15 Ağustos 1331 yevm-i Cumartesi saat 10 raddelerinde dış denizden düşmanın donanması Akbaş iskelesinde bulunan yüklü vapurlarla ve cephâne dolu olan 9 adet maûnelere 15 adet mermi endaht edip (atıp) iskelenin sağ ve sol taraflarına, vapurların kırk hadfe (adım) yan ve deniz taraflarına mermiler düşüp patladı. Cenâb-ı Hakk'a şükürler olsun, ehl-i İslâm kardeşlerimizi muhâfaza eyledi. Elhamdülillâh hiç sakatlık olmadı.

Hele ol mermiler cephâne kollarının üzerinden geçerken bayağı ıslık çalar gibi vız vız ederek geçiyordu. Mermilerin vızıltısına arslan askerlerimiz cûş u hurûşa gelip sanki mermiyi el ile tutacak gibi hırslanıyorlardı. Hak Teâlâ Hazretleri cümle ordularımızda bulunan arslan kardeşlerimize îman selâmetliği ile dîn gayreti ve cesâretler ihsân buyursun, âmîn

Bu sahneler, Çanakkale gâzisi Mehmed Kâzım Efendi (Eşmeli)'nin harp esnasında kâğıda aktarabildiği gerçeklerdir .


sarı zeybek

Ya Senle Ya da Sensiz


Ya Senle Ya da Sensiz..
Asla Yalnız Yürümeyeceğimi Biliyorum Bu Yolda,
Ya Sen Olucaksın,
Ya da Yağmur Girecek Koluma,
O Da Olmadı Gözyaşım,
En Azından Kalbimdeki Sevgim Olacak Yanımda,
Biliyorum Asla Yalnız Yürümeyeceğim..

17 Mart 2006

...karalama...

Uzun zamandır bu kadar mutlu olmamıştım..Mutluluğun sırrını buldum..Huzur..Evet sadece huzur..Kimisine göre sağlık,kimisine göre para, kimisine göre ise aşk.. Ama bana göre gerçek mutluluk huzur..Uzun zamandır bitkisel hayattaymışım..Nedeni mi? Nedeni benim için önemli olan semineri nasıl vereceğimdi..Okadar büyüttüm ki gözümde..Nefes alamıyor..yiyemiyor..içemiyor..konuşamıyor..duyamıyordum..kendimi kapatmıştım herşeye..O gün nasıl geçecek? Ne yapıcam? Hergünün geçtiği gibi o gün de geçti..Demek ki geçermiş..Korktuğum gibi değilmiş..Korku içimdeymiş..Beynimdeymiş..Mutluyum çünkü huzurluyum..İç huzurumu yakaladım..

10 Mart 2006

---///---






Kaybedecek Hicbir Şeyin Olmadığında,
Kolaydır Özgürlükten Bahsetmek..
Mutluluksa, Kaybetmekten Korktuğunda Vardır.
Özgürken Mutlu Olmaktır Asıl Bu Hayattaki Dert...

MOZART

"Mozart etkisi"

5 kucuk serada, kadife cicegi ve petunya yetistiriliyor. Seralarin hepsi ayni buyuklukteler. Ayni isigi ve suyu aliyorlar. Topraklari da ayni.Birinci seradaki bitki grubuna Bach, ikincisine Hint klasik muzigi, ucuncusune yuksek sesli Rock, dorduncusune de Country-Western dinletiliyor.Besinci seradaki bitki grubuna hic muzik dinletilmiyor.

Sonuc...

Bach ve Hint muziginin bitkilerin buyumesini buyuk olcude artirdigi goruluyor. Cicekleri daha bollasiyor.Rock calinan serada ise bitkiler buyumeye direniyor gibiler. Country-Western calinan seradaki bitkilerle hic muzik calinmayan besinci seradaki bitkiler, neredeyse benzer bir gelisim gosteriyorlar.

Muzik -goruluyor ki- dogayi bile etkiliyor.


Bu deneyi yapan Dorothy Retallack, once cicekleri uzun sure incelemis. Gozeneklerinin en fazla sabahin ilk saatlerinde, doga, kus sesleriyle canlanirken acildigini, o saatlerde ciceklerin canlandigini, boylarinin buyudugunu saptamis. Aldigi esinle seralara muzik yayinina yonelmis. Muzik, insanlari da mutlu, huzurlu, yaratici, umutlu, heyecanli, guclu, inancli ve cesur kilabilir. Zihni acar, yaraticiligi gelistirir ve "bitkileri oldugu gibi bedeni de iyilestirir." Buna, "Mozart etkisi" deniyor.

Baska deneyimler de gosteriyor ki, "en sifali" muzigi Mozart yapmis. Basuclarinda her gun 2 saat Mozart dinletilen bebeklerin daha zeki olduklari, ineklere daha iyi sut vermesi icin Mozart dinletildigi... Japonya'da bir bira fabrikasinin bira mayasi olusurken Mozart caldirdigini ve o biranin daha pahali satildigini...

Mozart, bir dâhi...Coguna gore klasik muzigin en iyilerinin en iyisi...

Daha 3 yasinda piyano calmaya baslayan, 7 yasinda ilk bestelerini aristokrasiye dinleten olaganustu ve olagandisi bir muzik adami... Sol eli muhtesem.Yasami, heyecan, nukte ve muziplikle kucaklamis. Sonlara erken yaklasmis. Huzunlu bir oykusu var :Hastalanir. Notalari artik bir daha goremeyecegi kalin ve siyah perdenin inecegi gunlerin yaklastigi kaygisina kitlenir.

Bir gun onun esrarengiz bir konugu olur. Siyahlar icinde bu adam ona temsil ettigi bir soylu adina Requiem'i ismarlar. Cok degerli bir insanin her yil olum yildonumlerinde onu yuceltmek ve anmak icin bu Requiem'i caldiracaktir. 4 hafta sure verir ve 100 altin oder. Zaten olum korkusu icine cokmus olan Mozart, bu siyahli adamin kendisine "olecegi" mesajini iletmekle gorevli oldugu sanisina kapilir.Yapiti, soz verdigi tarihte bitiremez.Siyahli adam ona, 4 hafta daha ek sure tanir. 50 altin daha oder. Mozart, artik olumun kapisini caldigina iyice inanmistir.Siyahli adam, yapiti almaya tam 4. hafta bittiginde gelir. Yapit tamamlanmistir. Alir.Ama... Mozart artik hayatta degildir.

Mozart, 250 yildir sadece yetiskin insanlara degil, cocuklara, bebeklere, ana karninda ceninlere, hayvanlara, bitkilere, ciceklere bile hayat veriyor.

requiem

09 Mart 2006

BAHAR GELDİ....








''NEYİ ARIYORSAN SEN, O'SUNDUR '' DER

MEVLANA










Zulmün peşindeysen zalimsin, aşkı arıyorsan aşık..
Elinden tuttuğumuz her sevgili, bizi sürükleyip, kendi iç dünyamızın derinliklerinde bir keşif gezisine çıkarır..
Her ilişki, benliğimizde bir kazıdır aslında, her sevda ruhumuzun bir başka yüzü..

''HER AŞKTA KENDİMİZİ ARARIZ''

Resimlerini yan yana koyun sevdiklerinizin ve dikkatle bakın yüzlerine, onların suretlerinden kendi yüzünüz bakıcaktır size..

Aşk denilen kaleydoskobun buzlu camına gökyüzünü dayadığınızda, binbir cam rengarenk ışıklar saçarak döndüğünde, herseferinde bambaşka şekiller ördüğünü görürsünüz..

''HER CAMDA, BAŞKA BİR RENGİNİZ VARDIR''




Aşklarınız hülasanızdır..
Sevdiğiniz her adam..
Beğendiğiniz her kadın..
Farklı ruh hallerinizi ele verir..
Arada bir çevirdiniz mi kaleydoskobu,
cam paralar yer değiştirip, yeni şekiller alır..
''HEPSİ SİZ''







Sevgilinizin gözlerindeki dolunay,
Sizdeki ışığın yansımasıdır aslında,
Dilindeki sizin ilhamınızdır..
Tenindeki sizin yansımanızdır..

Yoksa hala bir sevdiğiniz,

''O HENÜZ KENDİNİZİ BULAMADIĞINIZDANDIR''










Aşk Narsizmdir..
Sevda çevrildikçe içinizin farklı ışıklarını yakan,
eğlenceli bir kaleydoskop gibi başımızı dönderiyor..
Ve biz hep baharı takip ederek dünyayı gezen bir gezgin gibi içimizdeki eski baharı arıyoruz...






Narcissusu'u bilirsiniz;
Öyle heybetli ve güzelmiş ki..
Bakmaya doyamazmış kendine..
Gün boyu ayna karşısında geçirip,
Kara gözlerini, incecik burnunu,dar kalçalarını,
Kıvırcık saçlarını seyredermiş
Hayran hayran..

Birgün ırmak kenarında gezinirken,
sudaki yansımasına ilişmiş gözü..
Uzanıp iyice bakmak istemiş..
Tam gördüğünde kendisini,
dengesini kaybedip,düşüvermiş ırmağa..
Kapılıp gitmiş suya









Yeryüzünün en güzel insanının öldüğünü duyan Tanrı,
Unutulmaması için O'nu her bahar açan güzel kokulu bir çiçeğe dönüştürmüş...







Narcissus..Nergis olmmuş..
Nergisin hikayesini anlatmak istedim size..

Belki de bilkiyordunuz bu hikayeyi ben de Can Dündar'dan aldım ama baharın habercisi olduğu için tekrar hatırlatmak istedim..

Bahar geldi artık..
Kuşlar..Çiçekler..Böcekler..Rengarenk kelebekler..
Eee birde baharın gelmesi ile tekrar hızlı atmaya başlayan kalbinizin sesi..
Di mi!! :)

Güzel Baharlar Dilerim:)))

06 Mart 2006

03 Mart 2006

50 GERÇEK

Dünyayı Tersine Çeviren 50 Gerçek:
1- Bir Japon kadını ortalama 84 yıl, bir Botswanalı kadın sadece 39 yıl yaşıyor.
2- Dünyadaki obez nüfusun üçte biri, gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.
3- ABD ve İngiltere, gelişmiş ülkeler arasında en yüksek erken hamilelik oranına sahip.
4- Çin'de 44 milyon kadın kayıp.
5- Brezilya'daki Avon kadınlarının sayısı, asker sayısından fazla.
6- 2002'de idamların yüzde 81'i ABD, Çin ve İran'da gerçekleşti.
7- İngiliz süpermarketleri, müşterileri hakkında hükümetten daha fazla bilgiye sahip.
8- AB'deki her inek için verilen günlük 2.50 dolarlık sübvansiyon, Afrika' nın yüzde 75'inin günlük geçiminden daha fazla.
9- 70'in üzerindeki ülkede aynı cinsten iki kişinin ilişkisi yasak, 9'unda ise cezası ölüm.
10- Dünya nüfusunun beşte biri, günlük 1 dolarında altında gelirle yaşıyor.
11- Rusya'da yılda 12 binin üzerinde kadın aile içi şiddet sonucunda hayatını kaybediyor
12- 1 yılda 13.2 milyon Amerikalı, estetik ameliyat yaptırdı.
13- Kara mayınları nedeniyle saatte bir insan ölüyor ve sakat kalıyor.
14- Hindistan'da 44 milyon çocuk işçi var.
15- Sanayileşmiş ülkelerde insanlar, günde 6-7 kg katkı maddesi yiyor.
16- Dünyanın en çok kazanan sporcusu golfçu Tiger Woods, yılda 78 milyon dolar, yani saniyede 148 dolar kazanıyor.
17- Amerikalı 7 milyon kadın, 1 milyon erkek yeme bozukluğu çekiyor.
18- 15 yaşındaki İngilizler'in yarısı uyuşturucu kullanmış, dörtte biri sigara içiyor.
19- Washington'daki lobi endüstrisinde 67 bin kişi, her seçilmiş kongre üyesi için 125 kişi çalışıyor.
20- Motorlu araçlar dakikada 2 insanı öldürüyor.
21- 1977'den bu yana ABD'deki kürtaj kliniklerinde 80 bin şiddet ve taciz vakası yaşandı.
22- Mc Donalds'ın altın kemerini tanıyanların sayısı, Hıristiyan tacını tanıyanlardan fazla.
23- Kenya'da bir ailenin gelirinin üçte biri rüşvete gidiyor.
24- Dünyadaki yasadışı uyuşturucu pazarı 400 milyar dolar.
25- Amerikalılar'ın üçte biri, uzaylıların geldiğine inanıyor.
26- 150'den fazla ülkede işkence var.
27- Her gün dünya nüfusunun yedide biri, yani 800 milyon insan aç kalıyor.
28- Amerikalı siyah erkeklerin hapse girme ihtimali, yüzde 33.
29- Dünyanın üçte biri savaş halinde.
30- Petrol rezervleri 2040'da tükenebilir.
31- Sigara içenlerin yüzde 82'si gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.
32- Dünya nüfusunun yüzde 70'i, bugüne dek hiç çevir sesi duymadı.
33- Silahlı çatışmaların dörtte biri, doğal kaynakları ele geçirmek için yaşanıyor.
34- Afrika'da 30 milyon kişi AIDS.
35- Her yıl 10 dil ölüyor.
36- İntiharla ölenlerin sayısı, çatışmalarda ölenlerden fazla.
37- ABD'de her hafta ortalama 88 öğrenci sınıfa silah getiriyor.
38- Dünyada en az 300 bin düşünce suçlusu var.
39- Her yıl 2 milyon genç kız ve kadın sünnet ediliyor.
40- Silahlı çatışmalarda 300 bin çocuk asker savaşıyor.
41- İngiltere'de 2001 seçimlerinde 26 milyon kişi, Pop Idol'un ilk sezonunda 32 milyon kişi oy kullandı.
42- ABD, pornografiye yılda 10 milyar dolar harcıyor.
43- ABD, "haydut devlet" diye ilan ettiği 7 ülkeden 33 kat daha fazla askeri harcama yapıyor. 44- Dünyada 27 milyon köle var.
45- Amerikalılar çöpe saatte 2.5 milyon plastik şişe atıyor, yani her üç haftada bir Ay'a ulaşmaya yetecek uzunlukta şişe birikiyor.
46- Sıradan bir İngiliz, günde yaklaşık 300 defa kameraya yakalanıyor.
47- Her yıl 120 bin kadın veya genç kız, Batı Avrupa'ya satılıyor.
48- Yeni Zelanda'dan İngiltere'ye uçakla getirilen bir tane kivi, atmosfere kendi ağırlığının 5 katı sera gazı salıyor.
49- ABD'nin, BM'ye 1 milyar dolardan fazla borcu var.
50- Yoksul aile çocuklarının psikolojik sorun yaşama ihtimali, zengin aile çocuklarına göre 3 kat daha fazla..

Jessica Williams'ın "Dünyada Değişmesi Gereken 50 Gerçek" adlı kitabından alınmıştır..


KENDİ DÜNYAMIZDA O KADAR ÇOK YOĞUNUZ Kİ GERÇEK DÜNYADA GERÇEKLEŞEN AYRINTILARI BELKİ BU KADAR DETAYLI BİLEMİYORUZ..O KADAR ÜRKÜTÜCÜ Kİ BU DURUM..KİM BİLİR DAHA BİLMEDİĞİMİZ NELER OLUYOR HAYATTA....