28 Şubat 2006

DİNLE


Sus...Birkez olsun da konuşma..
Dinle..İyice dinle..
Duymuyor musun?
Duymaya çalış..
Yine mi duymuyorsun?
Kalbini aç..
Bir kerede kalbinle dinle..Kalbinin sesini dinle..
Yine mi duymadın?
Bir kere daha dene lütfen..
Hala duymadın mı?
O zamann... Sen beni hiç duymadın be güzelim!!
Hiç anlamadın!!
Belki anladın ama anlamak istemedin!!
Belki duydun, belki de duyduğunu bilmekten korktun!!
Benim seni duyduğumdan korktun..
Benim seni anladığımdan korktun..
Aslında..Aslında be güzelim..
Sen aslında kendinden korktun..

Dinle

24 Şubat 2006

SOSYAL ADALET .....




















Bundan bir kaç yıl önce genç bir Türk işadami Güney Afrika'da iş gezisinde...Her şey umduğundan daha başarılı ve çabuk gelişmiş.
Sözleşme bile imzalanmiş. Dönüşüne tam bir gün var.
Büyük sinemalardan birinin önünden geçerken dikkatini "Ghandi" filmi çekiyor.
Hani şu bol Oscar'lı uzun film. Hemen taksiden iniyor ve doğru gişenin önündeki kuyruğa. Insanlar tuhaf tuhaf bakıyorlar genç isadamina:
- Beyfendi, siz yabancısınız galiba?
- Evet, nereden anladınız?
- Burada beyazlar kuyruğa girmezler, onlar doğrudan gişeye gider biletlerini oradan alırlar. Adam biraz mahçup, tüm kuyruğu geçip gidiyor giseye. Evet... Beyazlar için ayri bir pencere
-Iyi günler efendim, bir koltuk rica ediyorum, arkadan ve ortadan lütfen.
Gişedeki kız şaşkın:
- Beyfendi, siz yabancısınız galiba ?
- Evet, nereden anladınız?
- Burada beyazlar, koltukta degil, balkonda otururlar.
- Peki bir balkon lütfen.
Adamcagız, balkonda filmi seyretmeye devam eder etmesine de, Güney Afrika'da bizim sinemalar gibi "Frigo buz, Frigo buz" uzun uzun aralar yok ki;
Sıkışır. Etraf karanlık, herkes filmi izliyor, dayanamaz ve ayaga kalkmaya karar verir. Tam kalkacak, yandaki sorar:
- Nereye beyfendi?
- Hiiç... Tuvalete..
- Beyfendi, siz yabancısınız galiba ?
- Evet, ama nereden anladınız?
- Burada beyazlar, tuvalete gitmez ki, balkondan asagı ıseyiverirler.
Adam iyiden iyiye şaşkin, tek güvendiği etraftaki karanlik. Balkonun korkuluklarına dayanır ve tam çişini ederken, asağıdan bir zenci seslenir:
- Heeey yabancıııı...!!!
Adam iyiden iyiye şaşkin, karanlıkta ve sadece çişinden tanındıgı için ürkmüş... asağidaki devam eder:
- Insan sadece birinin kafasina etmez ki, şöyle bir serpistirir. Sosyal adalet diye bir şey var!!!!!









Çocuklar gibi olabilmek ...
Saf , taze duygular beslemek her zaman...
.... ....
Habersiz yaşamak olanlardan..
Kendi dünyanı kurmak...
Kendi dünyanda yaşamak..
Umursamamak...
.... ....
Her daim mutlu olabilecek şeyler bulmak..
Bizim de zaman zaman takmaya çalıştığımız pembe çerçeveler gibi..
Mutlu bir hayat sürebilmek..
Çocuklar gibi...
.... ....
Sorumluluk almadan, sorumsuzca her istediğini yapmak...
Hayatı yaşamak..
Korkusuzca..Umarsızca..
.... ....
Hadi sana söylüyorum sende çıkar içinde ki çocuğu..
Korkmadan gülümse artık YAŞAMA...

22 Şubat 2006


BAZEN

Bazen insanlara olduğundan fazla değer verdiğimi hissediyorum...
Bazen de sanki onları hiç duymuyorum..
Algılamıyorum..Algılıyorum ama cevap vermek istemiyorum..
.....
Bazen onları çok ama çok seviyorum..
Bazen de bu sevgimin onlara fazla geldiğini düşünüyorum..
Düşünüyorum da ben bu işin içinden bir türlü çıkamıyorum..
....
Bazen sevginin herşeyin üstesinden geleceğini.. Herşeye rağmen tüm zorlukları yeneceğini zannediyorum..
Bazen de bunun imkansız olduğunu hiç birşeyin tek taraflı yürümeyeceğini anlıyorum..
Karamsar bulutlar uçuşuyor yine başımın üstünde..
....
Ah ben bazen... hep bazen yapıyorum bunları...

20 Şubat 2006

HAYAT

Hayat ne kadar acımasız di mi?
Daha doğar doğmaz başlıyor herşey..
Büyümek... Okula gitmek...
İlk okul..Orta okul..Lise..
Geldin mi üniversiteye.. Yetmedii master yaptın..
Hani iş? İşte en zoru bu..
Hadi işi de buldun tamam.. Ya bulduğun işi sevmen..
Hadi sevdin ya da sevmeye çalıştın.. Ya sevdirmezlerse!
Sana işini sevdirmemek için ellerinden geleni yaparlarsa..
İşte bugün bunu tam anlamı ile yaşadım..
Şimdi canım kadar çok sevdiğim..
Ruh ikizim..Yan masam..Gidiyor..
İşi bırakıyor..Ve ben sesizce olayları izlemekle yetiniyorum..
Dur gitme diyemiyorum..Bende gitmek istiyorum..Susuyorum..
Soruyorum size hayat adil mi?
Yoksa biz mi peşin hükümlüyüz?!!

KARMAŞA















Yaşadığımız şu hayata bak...
Renklerin karmaşası...
Ağlarken gülmek..Gülerken ağlamak...
Kalabalık ortamda iken yalnız olduğunu anlamak..
Sevenlerinin çok olduğunu bilip de sevilmediğini zannetmek...

Başarılı olduğuna emin olup da başarısız olduğunu hissetmek...
Mutlu olup da mutsuz olmak için elinden geleni yapmak...

İnsanın çözülemeyen denklemleri...

Hepsi...

İşte hayat bu...Karmaşa bu..

Çözülemeyen denklemler...

17 Şubat 2006












Her yeni gün farklı renkleri barındırır hayatın içinde ve hepsi farklı
bir anlam taşır içimizde...
Bu renklerdir bize güç veren...
Gökyüzü,deniz,toprak,ağaçlar,çiçekler...Güneş,ay,gece,yıldızlar...
Döner durur zaman renkler birbiri içinde...
Kimi zaman sevgi,aşk,hüzün,mutluluk,dostluk,ayrılık...

Gökkuşağının içinde yaşanıyor ve yaşatılıyor gibi hayat...

Ama bazen insan belirli renklere takılıp kalıyor..Çıkamıyor dünyasından...
İşte böyle bir anda farklı renkler , farklı dünyalar,farklı insanlar tanımak istedim...

Hayatımdaki renkleri paylaşmak ve çoğaltmak istedim..

Hepsi bu...

Di mi Ececece...