15 Haziran 2006

YOLUN SONU

gezinin sonunu soruyorsunuz belki de sormuyorsunuz:) gezinin sonu da cok guzeldi..ama gezmek gormek aslinda bahane..gercek olan su ki hani derler ya dostunu geziye cikarak ya da onunla 2 gun kalarak taniyabilirsin..

evet ben iste bunu anladim..canimm dostlarim olan inci,gozde ve ahu..geziden sonra tamamen kardes olduk..aglarsa birimiz hepimiz agladik o'nun icin..gulerse birimiz hepimiz gulduk..birimizin sikintisinda hepimiz birden kostuk..iste dostluk dedigim yok yok kardes..belki kardesten öte..siz nasil tabir ederseniz artik..

umarim sizlerinde boyle guzel dostlari olur..ve olursa da lutfen kaybetmemek icin caba harcayin olur mu!

evet yolun sonu dedik..benim icin yolun sonu geldii..benden bu kadar..simdi dicekseniz ki tek dostların inci, gozde ve ahu mu? olur mu hic:)) bu blog sayesinde ne kadar guzel dostlar kazandim..

hepinizi ama hepinizi seviyorummmmm coook hemde..iyi ki varsiniz...

simdi gidiyorum..ama bakin gozum arkada kalmasin canimm dostlarim...gulun hep gulun..hayatta bazen olumsuzluklar olabilir ama bu sizin hayata kusmenize neden degildir ki..hayat cook guzel ve sevdiklerimiz yanimizda di mi...karsinizda ki insanlardan tebessumu eksik etmeyin hic:)) kapılar sizin icin acilacaktir tek bir tebessumle:))

herkese mutlu ve saglikli bir hayat diliyorummm....

sevgilerimle......

EKLEME YAPMAK ISTIYORUM..CANIM DOSTLARIM ARTIK BLOGA YAZMIYACAGIM..ARANIZDAN AYRILIYORUM..HEPINIZ KENDINIZE IYI BAKIN HEPINIZI SEVIYORUM...

12 Haziran 2006

hadiii geziyee gidelimmm:))) chapter 3 :)))

evettt kaldığımız yereden devam edelim istersenizzz:)))
ne demiştik en son Nemrud Halilallah'ı ateşe atmaya karar vermişti..
Ibrahim aleyhisselam'in atese atilmasi kararlastirildiktan sonra odun toplaniyor ve kocaman bir ates yakiliyor. Problem Halilallah'i atese atmakta. Rivayete göre Iblis insan sekline girip Nemrud'a mancinik kullanmasini tavsiye ediyor . Kur'an'da : « Onun (Ibrahim) icin bir bina yapin ve derhal onu atese atin ! dediler » buyurulmustur. Bir bina (mancilik) yapilip oradan Ibrahim aleyhisselam atese atilinca, ates bir gül bahcesi oluyor. Diger bir rivayete göre ici balik dolu bir havuz oluyor ates. Ve böylece ates Halilürrahman'i yakmiyor. Bu kurtarma olayi Kur'an-i Kerim'in Enbiya suresinde bildirilmistir : « Ey ates ! Ibrahim icin serinlik ve esenlik ol» dedik. Böylece ona bir tuzak kurmak istediler, fakat biz onlari, daha cok hüsrana ugrayanlar durumuna soktuk » . Bugün S.Urfa'da « Ayn-i Zelika » veya « Halilürrahman » isminde 50x30 m boylarinda bir havuz vardir. Buranin Hz. Ibrahim'in atese atildigi yer oldugu, baliklarin odunlardan meydana geldigi iddia olunmakta ve kimse bu baliklara dokunmamaktadir .

bir başka rivayetide size söylemek istiyorum..yani ufak çocukların anlattığı belki hayal kurmuş olabilirler belki başkaları söyledi onlarada bilmiyorum..Hz İbrahim ateşe atıldığında ateş suya, odunlarda balığa dönüştü dedik..birde nemrudun güzel kızının Hz ibrahim'i sevdiğini söylediler..babasına hayır atmayın o'nu ateşe dediğinde nemrud kızının da ateşe atılmasını emretti.. kızının atıldığı yerde de ateşin suya odunların balığa dönüştüğü söylendi..ve yine bir rivayete göre bu havuzda diğer balıkların haricinde beyaz büyük bir balık olarak yaşadığı ve eğer bir cuma bu balığı gören birisi olur ise tüm günahlarının af olacağını söylediler..
çok etkilenmiştik..baktık ama biz göremedik..:((

neyse efenimm kısa bir balıklı göl ziyaretinden sonra kalacağımız yere gittik..artık baya yorulmuştuk çünki...herkes dağıldı odalarına...tabee sonra tekrar bir odaya kapanıp eğlenmeye başladık... lütfen yanii yatıcak değiliz herhaldeee:))))) en son hoca kapıyı vurup çoookk sesiniz geliyor yavaş gülün diyene kadar tabeee :(((

neysee efenimm sabah oldu 6'da kalktık güzel bir kahvaltı ve doğru geziye çıkış amacımızın olduğu yeree:))) ee teknik amaçlı çıktık herhalde di mi yanii:)))))

yarım günde bitirdik gezimizi ve arkadaşlar şimdi rotamızz Harrannn:)))
Harran'a geldik..otobüsten inmemizle birlikte bir sürü küçük çocuk etrafımıza toplandılar..meraklı birkaç bakıştan sonra etrafımıza, kendimizi harranda eski bir kalenin içinde bulduk:)) artık kale diye ben adlandırıyorum:))

burda da ufak bir çocuk geldi yanımıza...erkek kumaş pantolonu giymiş, beyaz yarım kollu gömleği, kısacık kesilmiş saçları ile güzel yüzündeki anlamlı bir o kadar da acılı tebesümü ile başladı bize anlatmaya harap olmuş kaleyi...

o anlattı biz dinledik..soru sorduk cevap verdi..ama hep birşey vardı..nasıl bir çocuktu..biz gülerken o bizimle gülüyordu ama sanki içinde gerçekten gülmüyordu...sonra kim sordu bilmiyorum..oğlum dedi birisi gel buraya o da döndü ben erkek değilim kızım dedi..herkes durdu ve baktı o na...ne kötüdür bütün herkesinin odak noktası olmak.. sonra nasıl anlamadım dedi bizim hoca..o da anlatmaya başladı..herkes kaleyi bıraktı onun hayat hikayesini dinleme başladı..

annesi ve babası hep bir erkek çocuklarının olmasını istiyorlar her denemede bir kız..bir kız daha ve bir kız daha..ama bilmiyorlar ki bu Allah'ın takdiri ilahisi..neyse bizimkisi en küçük olan çocuk..bakıyorlar hepsi kız bu güzel yavruyu masum yavruyu erkek gibi giydiriyorlar..ve erkek çocuk gibi yetiştiriyorlar.. nasıl birşeydir bu?? neyse bu konuya girersem bizim gezi biter psikolojik eğitime dönüşür..konuyu burda noktalıyorum...zaten bize hikayesini anlattıktan sonra artık utandığından mıdır yoksa başka bir nedenden midir bilmiyorum bir daha gelmedi yanımıza..görmedik tekrar...

sonra bir kız çocuk daha buldumm:)) sarı saçlarının, güneşten bronzlaşmış yüzünü ve masmavi parlayan gözlerini kapatmış bir kız çocuğuydu..
harran gezimizin devamını onunla yaptık efenim elimi tuttu ben gidene kadar bırakmadı:))))
harrandaki çocukların hepsi o kadar güzellerdi ki..sanki hepsi sevgiye aç..hepsi masum..hepsi misafir perver..bilmiyorum gidip görmeniz gerekir oraları..yaşamanız gerek bu anlattığım duyguları..

efenim harranda iki evi nostaljik harran kültürü ile döşemişler örtüler, puşiler ve taşlarla işlenmiş elbiseler koymuşlar içine..giyinip resim çekiliyorsunuz:)) valla bende çekildim emme koymam buraya çook komik çıkmışım dalga geçmenizi istemem efenimmm:p

harran'a da veda ettikten sonra efenim tekrar urfa'nın içine doğru yola çıktık..balıklı gölü akşam dolaşmıştık tekrar gündüz gözü ile görmek gerek efenim oraları...balıklı gölün karşısında kocaman çok güzel bir çarşı var kapalı çarşıya benzettim ben orayı:))) bir sürü rengarenk örtüler aldık:)) puşii aldık:))) çok eğlenceliydi..

efenimmm heryeri dolaştıktan sonra..hazırlık yapmak için tekrar dönmemiz gerekli otele:)) ne hazırlığı mı??? efenimmm akşama sıra gecesi varrr:)))))

otele geldikk:)) son sürat hazırlanıp süslendikten sonra;) :)))) tekrar otobüslere doluştuk...
sıra gecesinin yapılacağı yere doğru yola çıktık tekrar...
oturulacak yerler 5'er kişilik ayarlanmış..yerde minderler..ortada kocaman bir sini...sazlar gelmiş...efenimm başladı bizim sazlı sözlü sıra gecemiz...yemekler yendi..oyunlar oynandı..danslar edildi..gecenin sonuna şarkılar söylendi hep bir ağızdan...rüya gibiydi gerçekten çok eğlenceliydi...ilerleyen saatlerde ortaya gelen çiğ köfte artık çiğ köftemiydi yoksa sadece acı ve bulgurmuydu anlamadım:)))) sadece zehir gibi birşey içimden geçti kulaklarımdan çıktı:)))))))ayyy su bile fayda etmiyor valla:))))))

efenim en son olarak herkese mırra dağıtıldı...mırra, acı kahve..ama kahveden biraz daha farklı ve kokulu..herkese aynı bardakta dağıtıldı herkes bir yudum içti....

veee kalk gonku ilee kalktıkkk:))))efenimmm ilk hedefimizz yatakkk:))))))))ölcemm yoksaaa uykusuzluktan:)))

08 Haziran 2006

hadii geziyee gidelimmm:))) devammm...

Efenimmmm nerdee kalmıştık:)) hıı yola çıktık:)))

herkeste bir heyecan bir mutluluk:)) aslında herkes biryerlere gitmiştir mutlaka ama insan arkadaşları ile gidince daha bir farklı duyguya kapılıyor:)) neysee otobüste herkes bir yeri kapmış..bizim bindiğimiz yer son duraktı ordan yola çıkıcaktık:)) valla bize en arka koltuklar kalmıştı..ama ne deyim ilerleyen saatlerde bizim bulunduğumuz yer o kadar eğlenceli oldu ki bizim hoca bile oturduğu ikinci sıradan geldi arkaya:)))))

öncelikle bir organizatör olarak, herkese tek tek hoşgeldiniz merasiminden sonra geçtim arka sıradaki yerimeee:))) ilk durağımızz Birecik... Birecik'te ki soyu tükenmekte olan kelaynak kuşlarına gittik..o kadar güzellerdi ki:)) soyunun tükenmekte olması da bir o kadar acı:(((

efenimm ordaki ziyaretimizden sonra birecikte bir kahveye geçtik..molaa amaçlı (anlarsınız;) ) herkes oturdu bir yere yaff ben oturamam dolaşmam lazımm:))) aldım gözde'yi yanıma( kardeşim dediğim dostlarımdan birincisi) gittik dolaşmaya..kahvenin yan tarafında kocamannn bir tavuzkuşu bulduk:)) tavuzkuşunun o kadar güzel renklerde tüyleri vardı ki yanına gidip bakmak istedik..kuş bizden korktu kaçmaya başladı:)) ee bizde artık nedendir bilinmez kovalamaya başladık:))))) kuş kaçıyor biz kovalıyoruz... :))) yakalayamadan geri döndük:) hoş yakalasak ne yapcaz o meçhul sevicez belki ama kocamann kuş yaff insan korkar severken öyle değil mi? :)))

kuşu kovalıycağız diye baya uzaklaşmışız dönüşte kuşun tüylerinden bulduk..dökülmüşş:( aldık sakladık hala duruyo:))

neyseee biz kahveye vardığımızda herkes toparlanmış otobüse biniyordu..tam zamanında gitmişiz yani:))

Birecikten ayrıldık rotamızz Ş.Urfa:))) biraz yol kat ettikten sonra otobüsü durdurdukk:)) ne mi yaptık?? yolda otobüse çingene aldık:))) yaa birinde darbuka..birinde de klarnet:)) allah'ım muhteşemdi:)) alkışların eşliğinde klarnet ve darbuka ve de kısların göbek havaları OFF OFFF :))))kahkahalar eşliğinde alkışlar:)))

Bu eğlence ile Urfa'ya kadar geldik efenim:)) ama urfaya girmeden önce bir Atatürk barajını ziyaret etmemiz gerekirdi tabi ki:))) ne büyük ne muhteşem bir barajdı anlatamam:))) kısa bir slayt gösterisinden sonra (baraj ile ilgili) kısa bir tur attık barajın etrafında:)))

ordan kalacağımız yere yöneldik:))) vardığımızda artık akşam oluyordu:)) hemen pastalar,kolalar, yiyecekler çıktı ortaya.. güzel bir çardak bulundu...afiyetle yenen bir yemekten sonraa doğruu balıklıı göle efenimm:)))))

doluştuk yine otobüse..şehir ışıl ışıl..camiye geldiğimizde o kadar huzur verici ve temiz bir ortam vardı ki anlatamam size...daha bizi gören ufak çocuklar yanımıza yaklaşarak ablaaa size ingilizce, arapça,türkce,kürtçe Hz. İbrahim'in hikayesini anlatalım..:))) yahu çocuklara bak kaç dil biliyor:))) yaşları da küçük 6-7-8...

ben size bu rivayeti türkçe anlatim:)))

Bir gün Nemrud bir rüya gördü. Bir rivayete göre, rüyasinda gökyüzünde bir nurun parladigini, günesin, ayin ve yildizlarin bu nurun isiginda kayboldugunu gördü. Diger bir rivayete göre ise, rüyasinda bir kimsenin gelip tahtindan kaldirip kendini yere vurdugunu gördü. Müneccimlere gördügü rüyayi anlatip tâbir ettirdi. Bunlar "Yeni bir peygamber ve din gelecek, senin saltanatini temelinden yikacak ! Ona göre tedbir almalisin" diye tâbir ettiler. Nemrud bu isin tedbiri kolaydir deyip, " Bundan sonra kimse cocuk sâhibi olmayacak. Hanimlardan uzak durulacak. Dogan cocuklar, erkekse öldürülecek, kizsa birakilacak" emrini verdi. Bu suretle 100.000 mâsum bebegi öldürüldügü nakledilmistir .

Bu sirada Hz. Ibrahim'in annesi hâmile idi. Âzer'in durumunu bildigi icin, onu doguma yaklasinca kendisinden uzaklastirdi ve gizlice bir magaraya gitti ve orda Hz. Ibrahim'i dünyaya getirdi. Dogduktan sonra annesi onu emzirdi ve magarayi kapatip geri sehre döndü. Âzer'e ," Cocuk cok zayif dogdu ve hemen öldü" dedi. Bundan sonra magaraya - gizlice -gelip Ibrahim aleyhisselami emzirip geri eve dönerdi. Rivâyetlere göre, Hz. Ibrahim magarada 7, 13, 16 veya 17 yasina kadar kaldi .

Burada kısa bir şey söylemek istiyorum..ben bu mağaraya girdim ufacık bir yer.. küçücük bir delik var üst tarafta..buranın resmini çekememiştim aslında görmenizi çok isterdim.. bize mağaranın içinde söylenen o delikten bir ceylan memesini uzatıp Hz. ibrahim'i süt ile beslediği idi.. Orda çok etkilenmiştim mağaradan çıktığımda ağlamaktan birhal olmuştum... neysee efenim kaldığımız yerden devam edelim...

Ibrahim aleyhisselam hakkinda Allahü Teâlâ « Halil'im » demistir. Bu da onun Allahi arayip bulmasindandir. Bunun icin Kur'an-i Kerim'de sunlar buyrulmustur : «Böylece biz, kesin iman edenler olmasi icin Ibrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk. Gecenin karanligi onu kaplayinca bir yildiz gördü, Rabbim budur, dedi. Yildiz batinca, batanlari sevmem, dedi. Ay'i dogarken görünce, Rabbim budur, dedi. O da batinca, Rabbim bana dogru yolu göstermezse elbette yoldan sapan topluluklardan olurum,dedi. Günesi dogarken görünce de, Rabbim budur, zira daha büyük, dedi. O da batinca, dedi ki : Ey kavmim ! Ben sizin (Allah'a) ortak kostugunuz seylerden uzagim » . Bu olay resmi olarak bakilirsa Hz. Ibrahim'in peygamberlik baslangicidir. Bundan sonra Hz.Ibrahim Bâbil kavmine Allah'in emirlerini teblig etmeye basladi ve bircok delil gösterdi.

Babil halki Allah'in yolundan saptigi icin her sene putlar icin âyin düzenlerdi. Bu âyin'de bir yere toplanir bayram yapar ve sonra puthaneye gider, putlara secde eder, sonra da evlerine dönerlerdi. Böyle bir bayram günü, Ibrahim aleyhisselam puthaneye girip, bir balta ile bütün kücük putlari kirdi. Baltayi da, en büyük putun boynuna asdi ve oradan uzaklasti. Keldâniler puthâneye girince bütün putlarin kirildigini gördüler ve bunu yapani yakalayarak cezâlandirmak istediler. Hz. Ibrahimi getirip, bu isi sen mi yaptin dediler. Ibrahim aleyhisselam « Kendisi dururken kücük putlara tapinilmasi istemedigi icin, boynunda asili olan büyük put yapmistir. Inanmazsaniz kendisine sorunuz » buyurdu. Onlar 'Putlar konusamaz ki, sen onlara sor diyorsun' dediler. Bunun üzerine Ibrahim aleyhisselam « O halde konusamayan ve kendilerini kirilmaktan kurtaramayan putlara neden ibadet edersiniz ? Size ve tapdiginiz putlara yaziklar olsun » dedi , ama bu hic bir fayda vermedi, cünkü onlar : «Dediler ki. Biz, babalarimizi bunlara tapar kimseler bulduk

Ibrahim aleyhisselam putlari kirinca putperestler bu isin onun yaptigini anladilar ve ceza vermek üzere hapsettiler. Durumu Nemrud'a bildirdiler.

Rivayete göre Nemrud Hz. Ibrahim'in yaptigini duyunca onu yanina cagirdi. O zaman insanlar Nemrud'a secde ederlerdi. Ibrahim aleyhisselam secde etmeyince Nemrud " Nicin secde etmedin" diye sordu. Hz. Ibrahim de: « Ben beni yaratan Allahü Teâla'dan ziyade secde etmem » buyurdu. Nemrud " Seni yaratan kim ? " diye sorunca, Ibrahim aleyhisselam: « Benim Rabbim, dirilten ve öldüren Allah'dir » diye cevap verdi. Nemrud, " ben de diriltirim" diyerek zindandan iki kisi getirtti. Birini serbest birakip, birini öldürdü. Güya böylece diriltmis ve öldürmüs oldu. Hz. Ibrahim bunun karsisinda : « Benim Rabbim günesi dogudan getirir, dogurtur. Eger gücün yetiyorsa sen de bati'dan dogdur » buyurunca Nemrud sasirip, âciz kaldi. Bu husus Bakara suresinin 258. âyetinde bildirilmistir . Bu münazaranin vukuu buldugu zaman hakkinda iki rivayet vardir. Birincisi, Ibrahim aleyhisselam putlari kirinca onu yakalayip hapsettiler. Sonra atese atmak icin hapisten cikarip , Nemrud'un yanina götürdüklerinde gerceklesmistir. Diger rivayete göre insanlar arasinda büyük bir kitlik cikmisti. Bundan dolayi insanlar yiyecek almak icin Nemrud'a giderlerdi. Nemrud her gelene, "Senin Rabbin kim ? " diye sorar ve "Benim Rabbim sensin" diyenlere gida maddeleri verirdi. Hz. Ibrahim yiyecek almaya gelip Nemrud ona bu soruyu sorunca Ibrahim aleyhisselam : « Benim Rabbim dirilten, hayat veren ve öldürendir » dedi ve böylece bu münazara vukuu buldu . Bu olay'dan sonra Keldâniler Halilallah'i ceza verek istediler ve onu ilk önce hapise attilar. Sonra Nemrud onu atese atmaya karar verdi. Rivayete göre bu fikri Nemrud'un aklina Hênun adinda biri getirdi ve Allah onu sonra yerin dibine batirdi.

efenimmm kısa bir ara verelimmm ne dersinizz:))) yorulduk epeyce di mi ama:)))))


devammm ediceekkk:)))) resimlerde bir sonraki postaa artıkk:)))

06 Haziran 2006

hadi geziye gidelimmm:)))

Üniversite 3 teyim:) Birgün sevdiğim bir hocam (Yılmaz bey) dersteyken ortaya bir konu attı:))
Geziye gidelim Urfa'ya..ordan Adıyaman yapar tekrar geliriz dedi..sadece 3 gün dedi:)) sınıf çıldırdı ama öncülük yapan yok ki harekete geçsin:) baktım olucak gibi değil atla kısım zehra bu olaya dedim:)) yaparsan sen yaparsın:)) hayy demez olaydımmmm:))) şaka bir yana iyi ki atlamışımm hayatımızın en güzel gezisini yaptık sınıfça:)) ya bir kere ben olurumda güzel olmaz mı efeenimmm:)))

neysee ben bu işi aldım ama canım da çıktı..bir rektörlük.. bir dekanlık..bir hoca..bir bölüm başkanlığı..enn sonn sekreterr:))) ayyy ne zahmetli bir iştii yaff:(( hatırladıkça var yaa:)))) Bu koşturmada iki kilo vermişimdir:p

efenimm işler bitti.. planı da yaptık cuma sınıfça okulu ekiyoruz sabah saat 6 da yola çıkıyoruz..pazar akşam adanaya dönüyoruz:)) 47 kişi olarak yola koyulduk:)) tabi buna hocam yılmaz bey ve sevgili eşi özgün teyze'de dahil:))

günler su gibi geçiyor..herkeste hazırlık, telaş..pastalar..börekler..off off muhteşemm:)) efenim sabahın köründe yola çıkınca acıkacağımız için pasta börek yaptık:))sınıfımızın hamaratlı kızları döktürmüşlerdi:)) valla ne deyim benimde annem döktürmüştü:))))

Evett herşey hazır..valizler..pastalar..börekler..ve de nasihatlarr:))) akşamdan beynimi yıkadılar..kısım dikkat et.. hocanın yanından ayrılma :P nemruta çıkıcaksınız bak uçmaa:))))) şaka bir yana tabii:)) eee şimdi sabah nasıl olucak:( BEKLE Kİ OLSUN:))

Veee uyumadan geçen bir geceden sonra sabah oldu:)) evdeki herkesi kaldırdım 5'te:))) hehehe:))
eee gidiyoruzzz yaaa:))) ben tek gidiyorum ama kalksınlar efenim onlarda:))
herkesle öpüştük falan filan..neysee arkamdan birde su döktüler..sanki ben yıllık tura çıkıyorum:)) :p

gittim buluşma noktasına:) bizim eve yakın biryerde buluştuk:) otobüs geldi:)) herkes fulll:)) kadro tamam:))valizleri yerleştirdiğimiz gibi çıktık yolaa:)))

haydi bismillah:))) efenim herkese hayırlı yolculuklar:)))

devamııı mı? sonraa efenim sonraa:))))

02 Haziran 2006

dua 2:))

(HİTİTLERİN M.Ö. 2000 YILINDAKi DUVAR YAZISINDANALINMIŞTIR.)

Tanrım beni yavaşlat,

Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir...

Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele...

Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver. ..

Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür...

Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol...

Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı, güzel birkitaptan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret...

Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat...

Hatırlat ki yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim...

Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla...

Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır...

Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğru göndermeme yardım et...

Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı olarak yükseleyim...

Ve hepsinden önemlisi...

Tanrım,

Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET,

Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR,

İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ve

Beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak
DOSTLAR ver...


AMİNNNNNN:))))))

mutlu bir hafta sonu dileği ile;))))